25 Ağustos 2010 Çarşamba

Tek okuyucum NERMİN'e =)

Madem o kadar istedin kırar mıyım hiç seni? Hemen açtım bir blog, sadece sen ve ben =) Saat sabahın beşi olmuş, benim yaptığım işe bak... Yarasa misali yaşıyorum artık zaten, normal saatlerde yatsam da uyuyamamaya başladım. Gündüz vakti arayan insanların hiç şansı yok, telefonumu ters çevirmek suretiyle uykuma devam ediyorum. Telefon, ekranı aşağıya bakacak şekilde döndürüldüğünde kendi kendini sessize alıyor. Bunu da yakın zamanda bir arkadaşımdan öğrendim. 'Şu teknolojiye bak nasıl yapmış insanlar' diyerek şaşırmam da ayrı bir konu. Telefonun icadı için bu kadar kafa yormamışımdır.
Blog adı konusunda hiç düşünmeden hareket ettim, sanki kafamda kurmuşum gibi yazdım oraya. Aybike demişti sanırım bir gün, 'patipembesi'.. Nasıl benim aklıma gelmez diye geçirmiştim içimden. Ördek yeşili ve mercan kırmızısı gibi renkler varken bu neden olmasın? =)
Bugün otobüste aklımdan gene kelimeler uçuşurken, blog yazmaya başlarsam nelerden bahsederim diye düşünüyordum, sonra kendimi sırıtırken buldum. Ne kadar birbirinden alakasız şeylerdi anlatamam.
Bu arada dün buluştuğum arkadaşlarla senin FAGOSİTE DANSI'ndan bahsetmiş olabiliriz. Onu izleyen seçilmiş insanlardandı kendileri. Ahhhh o kayıt nasıl silinir, nasıl!!!
Şu anda gram uykum olmamasına rağmen, Duman'ın kıvrıldığı yerin yanına yatıp kendimi zorla uyutacağım.
Az uyuyup, dinç olabilmeyi; çok yiyip, kilo almamayı; derslere gitmeyip, diplomamın eve yollanmasını; klimanın çalışıp, elektrik harcanmamasını isterdim. Sadece şu anlık, genel düşünürsek sürer gider...

1 yorum: